
durağan boş karanlık dar, oyuğundaki sürüngen. ışıktan yoksun. derisi, kanı, elleri soğuk varsa bile ona ulaşmayan faydasız güneşi ölük. bütün hislerden arınık ve çıplak. kıyafetten, etten, kemikten ve ruhtan soyunuk. hiçe başlayan hiçe yürünen bir hiçe çıkan yol çoktan yürünük. karaltı aynı saatte. aynı ALARM! sesiyle başlayıp birinin geçmişine küfürle biten her gün gün boyu süren sonsuz iki çizgide, saate, güne, haftaya, yıla sıkışık… günah, yasak, baskı çevrilen diğer yanak. fakat o da mor. yine aynı hata. iyi olmanın dayanılmaz çözümsüzlüğü bu kez sert bir yumruk çeneye inen gözde çakan ışık dişler kırık. ruhumu siken ilkel benliğim. ateş yakmaya çalışan […]