
Nereden başlayıp nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Eski bir şarkı kadar kolay değil hiçbir şey. Tek bildiğim işler buraya varmadan önce de yalnızdım… (O zamanlar, artık uzak bir hayal. Bitmiş bir hikaye. Uyanılmış bir düş.) Düş demişken, ben şu an düşüyorum. Parmağımı şıklattığımda uyanacağım ve gelinen noktadan durup durumumu izleyeceğim. Bu noktaya varmadan önce, öfkem, varlığımı benden uzak tutuyordu. Onu küçük bir kafese tıkmıştı ve sistematik olarak benliğime zulmediyordu. Geçmişin kafasına silahı dayamış ve geleceğine küfrediyordu varacağım noktanın. Sonunda dayanamayıp, merkezinde durduğum noktadan düştüm. Düşüşüm adeta bir düşü andırırcasına bulanık ve anlaşılmazdı. Gerçekliğe dönüşüm o denli hızlı olmuştu ki; kafama birazdan girecek olan […]